15 Ekim 2012 Pazartesi

VİRAN DÜNYÂ DEĞİL MİSİN?





Hadîs-i Şerîf:  “Dünya, içerisinde âhiret azığını hazırlayıp Rabbini râzı eden kimse için ne güzel bir ev, âhiretinden uzaklaşıp Rabbinin rızasından mahrum kalan kimse için de ne kötü bir evdir.” (Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî: 20 Rebîulevvel 1433   •Fazilet Takvimi



VİRAN DÜNYÂ DEĞİL MİSİN?

Kim umar senden vefâyı,
Yalan dünyâ değil misin?
Muhammedü'l-Mustafâ'yı,
Alan dünyâ değil misin?

Kasd edip halkın özüne,
Toprak doldurup gözüne,
Ehl-i gafletin yüzüne,
Gülen dünyâ değil misin?

Yürü hey vefâsız yürü,
Sensin hod bir köhne karı,
Nice yüz bin erden geri,
Kalan dünyâ değil misin?

Eğer şâh u eğer bende,
Her kişiyi salan bend’e,
Kimse mekân tutmaz sende,
Virân dünyâ değil misin?

Kimisini nâlân edip,
Kimisini giryân edip,
Âhir-i kâr üryân edip,
Soyan dünyâ değil misin?

Sihrile donatıp kendin,
Meydana salan semendin,
Âleme mihnet kemendin,
Salan dünyâ değil misin?

İşin gücün dâim yalan,
Çok kişiden arta kalan,
Nice kere boşalarak,
Dolan dünyâ değil misin?

(Azîz Mahmud Hüdâî k.s.)
Lügatçe: Hod: Zâten, Köhne: Eski, kocamış. 
Şâh: Sultan, Bende: Köle, Bend: Hükmü altına almak. 
Nâlân: İnleyen. Giryân: Ağlayan. Üryan: Çıplak, soyulmuş. 
 Semend: Hızlı ve güzel at. Âhir-i kâr: İşin sonu.

Hicrî: 20 Rebîulevvel 1433   •Fazilet Takvimi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder