20 Nisan 2013 Cumartesi

EBU’L-ESVED ED-DÜELÎ



EBU’L-ESVED ED-DÜELÎ’DEN NÜKTELER

• Tâbiînden Ebu’l-esved ed-Düelî, dokuz altına bir at satın aldı, bir gözü görmeyen bir kimseye atın fiyatını tahmin ettirmeye götürdü. Adam dört buçuk altın kıymet biçince, “Sen yarı kıymetini tahmin ettin. Eğer diğer gözün de olaydı tam fiyatını biçerdin” dedi ve eve geldi, uykuya yattı. Uyandığında atın kişnemesini işitip bu ses nedir? dedi. At arpasını yiyor denilince “Ben uyurken malımı mahv edeni bırakmam, ancak çoğalmasına sebep olanı bırakırım” deyip atı satarak yerine bir tarla aldı.

• Basra’da komşuları Ebu'l-Esved'e rahatsızlık verirlerdi. O da evini sattı. Kendisine, ‘evini niye sattın’, denince ‘evimi değil, komşularımı sattım’ dedi.

• Ebu'l-Esved, bir dilencinin akşam yemeği istediğini işitti. Onu çağırıp akşam yemeğini yedirdi. Adam gidecek oldu. Ona, artık gidemezsin, seni bu gece Müslümanlara eziyet etmeyesin diye yedirdim, dedi. Sonra sabaha kadar onu alıkoydu ve sabah bıraktı.
Hicrî:11 Cemâziyelâhir 1434   •Fazilet Takvim
 

Ebü’l-Esved Ed-Düelî

Tabiînin büyüklerinden, fıkıh ve hadîs âlimi.

İsmi, Zâlim bin Amr’dır. Ebü’l-Esved künyesiyle ve ed-Düelî nisbesiyle meşhûr olmuştur. 604’de Kûfe’de doğdu. 689 (H.69)’da Basra’da vefât etti.
Dil âlimi ve şâir bir zât olan Ebü’l-Esved ed-Düelî, Kûfe’de doğup, Basra’da büyüdü. Hazret-i Ömer ve hazret-i Ali’nin sohbetlerinde bulunup, bir çok hadîs-i şerîf rivayet etti. Arabça’da nahv (cümle yapısı) ilmini ilk olarak ortaya koydu. Kendi kızından Arabça kaidelerine uymayan bir söz işitince, Arabça’ya başka şeyler karışarak bozulacak diye hazret-i Ali’ye arz etti. Hazret-i Ali, nahvin (cümle yapısı ilmi) asıl ve esâsı olmak üzere bir-iki umûmî kaide gösterdi. O da bunları genişleterek nahv ilmini meydana getirdi. Ona; “Bu ilmi kimden öğrendin?” diye sorduklarında; “Hazret-i Ali’den öğrendim” diye cevap verirdi.

 Kur’ân-ı kerîme noktaları ilk defa koyan da Ebü’l-Esved ed-Düelî’dir
Nâzik ve nükteci olan bu âlim, dilde kaidelerin yazılmasına ilk defa teşebbüs etmesi sebebiyle ilk İslâm âlimi olarak karşımıza çıkar.

Ünlü şahsiyetler arasında isabetli görüşleri ve doğru düşünceleriyle seçkin bir yeri olan Ebü’l-Esved ed-Düelî, Sıffîn savaşında bulundu. Güvenilir bir râvî olup, Ali bin Ebî Tâlib, İbn-i Abbâs, Ebû Zerr-il-Gıfârî (r.anhüm) gibi Eshâb-ı kirâmdan ve başka âlimlerden hadîs-i şerîf rivayet etti. Hazret-i Muâviye ile de görüşen Ebü’l-Esved ed-Düelî, onun ikrâmlarına kavuştu ve Basra kâdılığına tâyin edildi.

Hz. Ali ile beraber Sıffîn savaşında bulunmuştur. Ünlü şahsiyetler arasında, isabetli görüşleri ve doğru düşünceleri ile seçkin bir yeri vardır. O, şair ve hazır cevap olup, hadîs ilminde de güvenilir bir râvi idi. Ali bin Ebî Talib, İbni Abbas, Ebû Zer (r.anhüm) ve başka âlimlerden hadîs rivâyet etti. Ondan da, oğlu Yahya bin Ya’mer hadîs-i şerîf bildirdi. Hz. Muaviye ile de görüştü. Hz. Muaviye kendisine ikramda bulundu. Ona Basra Kadılığını verdi.

Ebû’l Esved hazretleri Irak valisi Ziyad bin Ebîh’in çocuklarını okutuyordu. 
 Irak vâlisi Ziyâd bin Ebîh’e giderek; “Araplarla Arap olmıyanlar birbirine karıştı.  “Arabça bozuluyor, izin verirseniz, Arabların öğrenip, konuşmalarını düzeltebilecekleri kaideler ortaya koymak istiyorum” teklifinde bulundu. Ziyâd bin Ebîh, bunu kabul etmedi. Ancak ona birisi, isteğini arz ederken kaidelere uymayan sözler söyleyince, dildeki bozulmayı anlayıp Ebü’l-Esved’i çağırarak, Arabça’nın kaidelerini ortaya koymasına izin verdi. Böylece nahv ilminin kuruculuğu vazifesini yüklendi. Büyük âlim Yahyâ bin Ya’mer ile Nasr bin Âsım bu ilmi ondan öğrendiler.

Irak vâlisi Ziyâd bin Ebih, Ebü’l-Esved’den insanlara rehber olacak ve Kur’ân-ı kerîmi düzgün ve yanlışsız olarak okuyacakları kaideler ortaya koymasını istedi. Ebü’l-Esved ed-Düelî bu işe yanaşmak istemedi. Fakat bir gün bir kimsenin Tevbe sûresi üçüncü âyetindeki (ve Resûlühü) kelimesindeki Lam harfini kesre ile okuduğunu görünce; “İnsanların durumunun bu dereceye varacağını, Kur’ânı kerîmi böyle yanlış okuyacaklarını tahmin etmezdim” dedi. Vâliye müracaat ederek; “Emrini yerine getireceğim” dedi. Vâliden bir kâtib istedi. Kâtibe; “Bir harfi telaffuz ederken fetha okuduğum zaman harfin üzerine bir nokta; damme okuduğum zaman harfin önüne bir nokta; kesre okuduğumda harfin altına bir nokta koy” dedi. Kâtib söylediği gibi yazdı. Böylece ilk olarak hareke yerine kullanılan nokta Ebü’l-Esved ed-Düelî’ile başlamış oldu. Pek çok kıymetli şiirleri de olan Ebü’l-Esved ed-Düelî, 689 (H.69) yılında tutulduğu tâûn (vebâ) hastalığından Basra’da vefât etti.

 1) Kamûs-ül-a’lâm; cild-1, sh. 686
 2) Vefeyât-ül-a’yân; cild-2, sh. 535
  3) Miftâh-us-seâde; cild-1, sh. 89, 149, 150
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-1, sh. 275


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder