15 Kasım 2013 Cuma

RACÎM OLAN ŞEYTANDAN ALLAH'A SIĞINMAK.





İSTİÂZE



اَعُوذُ بـِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّ جِيـمِ
Racîm olan Şeytandan Allah'a sığınırım.

اَعُوذُ بـِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّ جِيـمِ  Racîm olan Şeytandan Allah’a sığınırım. Bil ki, eûzu ile başlamanın hikmeti, izin istemek ve kapıyı çalmaktır. Çünkü Meliklerden (devlet başkanlarından) herhangi bir melik’in kapısına gelen kişi, Melik’in izni olmadan kapıdan içeriye giremez. Böylece, Kur’an-ı kerimi okumak isteyen, Sevgiliye (Cenâb-ı Allah’a) münâcâta girmek istiyor demektir. Bu kişi dil temizliğine muhtâçtır. Çünkü gerçekten dil, fuzûlî söz yâni, mâlâyânî ve bühtân ile kirlenir; İstiâze  ile temizlenir.
Mârifet ehli; "Bu kelime, Allâh'a yaklaşmak isteyenlerin (mukarrabînin) vesilesidir. Allah'dan korkanların korunması, günahkârların baş vuracağı yüce bir eşiktir. Helak olanların dönüşü ve Allah'ı sevenlerin, bast hali (aşk ve şevke gelmesi)dir. O, Cenâb-ı Allah'ın En-Nahl sûresinde,
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بـِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
“Şimdi Kur'ân okumak istediğin zaman, önce o racîm olan şeytandan Allah'a sığın.” [1] emrine uymaktır.
İstiâze, Müslümanların (âlimlerinin) çoğunun nezdinde, Kur'an-ı Kerim'i okumanın mukaddimesidir. İstiâze Kur’ân-ı Ke-rimden önce söylenir. Yâni Kur'an-ı Kerim okunmaya başlanma-dan önce söylenir. Onların, "Cezâ şarttan sonradır. Öyleyse istiâzenin de Kur'an-ı Kerim okunmasından sonraya tehir edilme-si gerekir," sözlerine cevap olarak deriz ki, فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ "sen okuduğun zaman”ın  mânâsı, "Sen okumaya başladığın zaman" demektir. O da hakikat-i örfînin yerine geçerli olan yaygın tevildir.
Sonra tercih edilen Cumhurun görüşüne göre, istiâze;
اَعُوذُ بـِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّ جِيـمِ  "Racîm olan Şeytandan Allah'a sığınırım" cümlesidir. Bu rivâyet kuvvetlidir.  

Hadis-i şerîfte:
هَكَذَا اَقْرَأنِيهِ جِبْرِيل عَنِ الْقَلَمِ عَنِ اللَّوْحِ الْمَحْفُوظِ      bu şekilde   , bana Cebrâil Aleyhisselâm, Kalemden ve Levh-i mahfuzdan okuttu.
اَسْتَعِيذُ بـِاللهِ diyerek, (استفعال  babından) istiâze'ye başlamak; Cenâb-ı Allah'ın فَاسْتَعِذْ sığın, emrine her ne kadar mutâbık  ve muvâfık olsa da (sülasi babından yâni ) اَعُوذُ (diyerek istiâze’ye başlama) rivâyeti vardır.




Cebrâil Aleyhisselâm'ın Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine ilk indirdikleri,
1-İstiâze
2-Besmele
3-
اِقْرَأْ بـِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ(1)خَلَقَ اْلإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ(2)اِقْرَأْ وَرَبُّكَ اْلأَكْرَمُ
(3) اَلَّذِي عَلَّمَ بـِالْقَلَمِ(4)عَلَّمَ اْلإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ(5)
-"Oku o rabinin ismiyle ki, yarattı... O, insanı bir alak'tan (yapışkan kan pıhtısından) yarattı. Oku! O, keremine nihayet olmayan rabbindir. O, kalemle öğreten de... O İnsana bilmediği şeyleri öğretti." Âyet-i kerimeleridir.[2]




[1] En-Nahl: 16/98
[2] El-Alak:96/1-5

Bil ki, istiâze’nin kelimeleri üçtür. Sıfat, ef'âl ve zâta aittir. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdukları gibi;
يَقُولُ اللَّهُمَّ أَعُوذُ بـِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ وَبـِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ وَأَعُوذُ بـِكَ مِنْكَ لاَ أُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ
"Senin gazabından rızâna, cezâlandırmandan affına sığınıyorum. Ve Senden Sana sığınıyorum. Ya Rabbi! Sen, kendini övdüğün gibisin, ben Seni övemem."[1]
İstiaze ibâresi, Allâhü Teâlânın isimleri arasında, “Allah” ismi (zâtı) seçildi. Bu ismi zât, istiâze’nin her çeşidini içine alır.



[1] Sahîh-i Müslim, Salat: 222
Ruhul Beyan c. 1,



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder