9 Şubat 2014 Pazar

ÖNCE KENDİ ATEŞİMİZİ DÜŞÜRELİM



ÖNCE KENDİ ATEŞİMİZİ DÜŞÜRELİM


Hastanelerin acil servisine götürülen çocukların sağlık problemlerinin başında ateşlenme geliyor. Kayıtlara geçen vakalardan dünya genelinde hastanelere götürülen ateşli çocuk oranı %20 -30 civarındayken, Türkiye’de bu oran %70′lerde seyrediyor.
Bu bilgiyi okuduktan sonra kendimde müşahede ettiğim bir konuyu paylaşayım. ilk kızımda, en küçük ateşlenmede çocuğu kaptığımız gibi soluğu hastanede alıyorduk. Aman bir şey olur, havale geçirir, kalıcı bir sıkıntı meydana gelir endişesiyle doktora koşuyorduk. Ama birincisinde elde ettiğimiz tecrübeleri ikinci kızımda kullanmaya başlayınca kendimizi daha güçlü hissettik. Hastaneye gitme sıklığımız ve endişelerimiz azaldı. ilkinde ne kadar fevri davrandığımızı ikinciyi yaşayınca anladık. Asıl sıkıntı tecrübeyi illa yaşayarak öğrenmek istememiz. Tecrübe; hayatta yenmiş kazıkların bileşkesi değil, ustalardan ustalığı öğrenmektir. Akıl, tecrübeliye danışmaya başlayınca akıl oluyor. Nefse danışmaya başlayınca süreç uzuyor. Etrafımdaki yeni evlenmiş, çocuk sahibi olmuş annelerle münasebetimde onların da benim gibi ateşlenme konusunda çok endişeli ve telaşlı olduklarını görüyorum. Alınabilecek basit tedbirler ve uygulamalar konusunda bilgi sahibi olmak hem annelerin hem de çocukların ateşini düşürebilmektedir. Bu ayki yazımı ateşlenmeye ayırmayı, ilk çocuklarını büyüten anne babalara yapılabilecek en büyük iyilik olarak görüyorum.
Ateş neden yükselir?
Vücut ısısının normalin üzerine çıkması ateş olarak isimlendirilir. Ateşlenme çocukluk çağının en yaygın rahatsızlığıdır. Vücudun doğal savunma mekanizması olduğunun bilinmesine rağmen aileleri en çok tedirgin eden semptom, yani işarettir. Ateşin yükselmesinin sebebi, bağışıklık sisteminin harekete geçerek vücuda giren mikroplarla ve enfeksiyonlarla mücadele etmesidir. Bağışıklık sistemi mikroplarla mücadele ede ede kuvvetlenir. Küçük kızımı o kadar sık doktora götürmüştük ki en son gittiğimiz doktorumuzun, “Çocuk hastalandığı için belki sıkıntı çekiyorsunuz. Hastalıklarla çocuğun kazandığı bağışıklığı gözünüzle görebilseydiniz, iyi ki hastalıklar var derdiniz.” sözleri bizi rahatlatmıştı. Şimdi küçüklüğünde çok rahatsızlanan kızımın ikinci çocuğuma göre hastalıklara daha dayanıklı olduğunu görüyorum.
Ateşlenme her yaşta olan bir hastalıktır. Yenidoğan ve 1-3 aylık bebeklerde ateş yükselmesi genelde bir enfeksiyon sebebiyle olabileceğinden doktor müdahalesi gerektirir. 3 ay-1 yaş arası bebeklerde genellikle soğuk algınlığı veya viral bir hastalık (virüs) sebebiyle yükselir. Ayrıca diş çıkartırken ve aşıdan sonra da ateş yükselebilmektedir. 2-6 yaş arası çocuklarda ateş, viral hastalıkların yanı sıra boğazlarda iltihaplanma ve orta kulak iltihapları sebebiyle de yükselebilir. Okul çağındaki çocuklarda da genelde üşütme, soğuk algınlığı ve solunum yollarındaki viral enfeksiyonlar sebebiyle ateşlenme olur.
Ateşten şüphelenildiğinde sadece elle yoklanıp ateşi var tanısı konulmamalıdır. Her evde muhakkak bir derece bulundurulmalıdır. Ortalama vücut ısısı 37 derece olarak kabul edilir. Bu derecenin üzerine çıkan her derece ateş olarak kabul edilir. Ama her ateşten endişe edilmez. Yenidoğan ve 3 aylık bebeklerde 38 derecenin üzeri, 3-6 aylık bebeklerde 38,3 derecenin üzeri, 6 ay ve üzeri bebeklerde ise 38 derecenin üzeri ateşlenme oluyorsa doktora gidilmesi gerekmektedir. Aşağıda bahsedeceğim ateşi düşürme yolları uygulandığı halde ateş düşmüyorsa, düşüp yine yükseliyorsa o zaman ancak doktora gidilmesi tavsiye edilmektedir. Kısacası 38 ila 39,9 arası ateşli çocuklarda düşürmek için önlem alınmalı, düşürme yolları uygulandığı halde ateş düşmüyorsa, düşüp yine yükseliyorsa o zaman ancak doktora gidilmesi tavsiye edilmektedir.
Yeni anne babaların, çocukları için en çok korktukları, çocuklarının ateşli havale geçirmeleridir. Ateşlenen çocuğun sayıklaması, titremesi, elleri ve ayaklarının birkaç kez kasılması ve sallanması havale geçiriyor manasına gelmez. Böyle bir durumda telaşlanmak yerine serinkanlılığı koruyarak çocuğun giysilerini çıkarmak, vücudunu ıslak havlu ile sarmak, dilin geriye kaçmasına mani olmak ve evde bulunduracağınız ateş düşürücüden vermek en akıllıca davranış olacaktır.
Ateş yükselmeye başladı, ne yapalım?
Çocuğunuzun ateşi çıkarken titremesi son derece normaldir. Üşüyor diye üzerini örtmeyin. Kalın giysiler sıcaklığı hapsederek ateşin daha da artmasına sebebiyet vereceğinden giysilerini çıkartmak ama ince bir çarşafla üzerini örtmek mantıklı olacaktır. Odanın ısısını da düşürmek ateşin düşmesine yardımcı olacaktır. Terleme ve solunum sayısının artmasına bağlı sıvı kaybını karşılamak için bol sıvı verilmelidir.
Üzerini açmanıza rağmen ateşi düşmediyse ılık duşa sokmak faydalı olacaktır. Veya ıslak havlu ile koltuk altlarına, kasıklarına ve alnına ılık kompres yapmak da ateşi düşürecektir. ilaçsız müdahalelere rağmen yapılan sık ölçümlerde ateş hâlâ düşmediyse evde bulundurulması gereken parasetamol ve iboprofen içeren ateş düşürücüler kullanılabilir. Ama yine de kullanılabilmesi için önceden aile hekiminize danışmanızda fayda vardır.
Hangi durumlarda doktora gidilmelidir?
3 aydan küçük bebeklerde yukarıdakileri yapsanız dahi mutlaka doktorunuza ulaşmanız, enfeksiyonla mücadele eden bebeğinizin bağışıklık düzeyi hastalığı yenmeye yetemeyeceğinden çok önemlidir. Üç aydan büyükse telaşlanmadan yukarıda sayılanları uygulamak suretiyle ateşini kontrol etmek yeterli olacaktır. Ancak gerekenleri yaptınız ve ona rağmen ateş 39 dereceye ulaştı ise yine doktorunuza veya acil bölümüne muhakkak başvurunuz. Ateş kontrol altına alındıktan sonra gün içerisinde tekrar yükseliyorsa, 72 saat geçtiği halde ateşi bir düşüp bir yükseliyorsa, halsizlik, mide bulantısı ve kusma, burun akıntısı, kulak ağrısı, idrarında renk değişikliği ve yanma varsa, öksürüğü gittikçe artıyorsa yine doktorunuza müracaat edilmelidir. Vücudun hastalığı yenemeyeceğine kanaat getirdiyseniz ve artık ateşle baş edemiyorsanız belki de antibiyotik tedavisine başlanması gerekmektedir.
Tedbir takdiri etkilemez. Ama tedbir insanı rahatlatır, mesuliyeti alır. Çocuklarımızın ateşlenmesi dâhil diğer hastalıklarında yapılması gerekenler hususunda bilgili olmak sizi rahatlatacaktır. Kendinizi güçlü hissetmenize, yapılması gerekenleri paniklemeden yapmanıza yardımcı olacaktır. Üzerinize düşenler hakkında bilgi sahibi olmak ve gerekeni gerektiği zamanda yapmak, gerisini Allah’a bırakmak yani tevekkül de bunu gerektiriyor.
İnsan ve Hayat Dergisi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder