9 Haziran 2014 Pazartesi

İYİ HUYLARIN ESASI



 Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "Biriniz 
(Rabb'inden) rızık istediği zaman helâl rızık istesin."
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmius-Sagîr)
Hicrî: 10 Şaban 1435   •Fazilet Takvim

İYİ HUYLARIN ESASI


Ahlâkın esâsı şu dört şeydir: Hikmet, adalet, şecaat, iffettir.

Hikmet: Yaptığımız işlerimizde doğruyu yanlıştan ayırmak demektir.
Adâlet, gadab ve şehveti hikmete uygun olarak sevk ve idare eden, -ne
ileri ne de geri bırakan- bir kuvvettir.
Şecaat, gadab kuvvetinin akla uyması demektir.
İffet, şehveti, akıl ve şeriat kuvvetleri ile terbiye etmek demektir.

Bütün güzel huylar, bu dört esasın itidal üzere; orta halde bulunmasından doğar.

Akıl kuvvetinin hikmet ve adaletle birlikte bulunmasından, isabetli görüş, kabul edilen fikir, işlerinin inceliklerini anlamak, felâketlerin sebeplerini bilmek gibi hâller meydana gelir. Aklın itidal üzere
olmamasından ise aldatıcılık, hile, aldatma, eblehlik (ahmaklık) ve cinnet meydana gelir.
Şecaatten; kerem (iyilik ve ihsan), cesaret, âlî; yüce himmet sahibi olmak, tahammül, hilim, yumuşaklık, sebat, metanet, hiddeti yenmek, vakar (ağır başlılık), sevgi ve benzeri güzel huylar doğar.
Şecaat; cesur, yürekli olmak makbul bir ahlâk olup ifrâtı tehevvür; sonunu düşünmeden işe atılmaktır ki bundan düşmanlık, süratle hiddetlenmek, kibir, kendini beğenmek gibi haller doğar.
Şecâatin tefritinden; haddinden fazla olmasından hakâret, zillet, başa gelen az bir şeyde feryâd, sabırsızlık, alçaklık gibi makbul olmayan haller doğar.
İffet'ten ise, hayâ, sabır, müsamaha, kanâat, verâ; şübheli şeylerden kaçınma, letafet, zarafet gibi güzellikler doğar.
İffetin ifrat veya tefritine meyilden; hırs, oburluk, yüzsüzlük, israf, cimrilik, riya, abesle meşguliyet, yaltaklanma, hased, şemâtet; başkasının felâketine sevinmek, zenginlere karşı zillet, fakirleri horlamak gibi kötülükler meydâna gelir.
Hulâsa; iyi huyların anası ve aslı dört fazilet, (hikmet, şecaat, iffet ve adalet)tir. Diğerleri bunların teferruatıdır. Bu dört hususta da kemâl mertebesine yükselen, ancak ve ancak Resûl-i Ekrem'dir (s.a.v.). Bu dört vasıfta Resûl-i Ekrem'e kim yaklaşırsa o nisbette Allâhü Teâlâ'ya yaklaşmış olur. 
(İhyâu Ulûmiddîn)
Hicrî: 10 Şaban 1435   •Fazilet Takvim



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder