11 Şubat 2015 Çarşamba

GÜZEL VE FAYDALI İŞLERLE MEŞGUL OLMAK




قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مِنْ حُسْنِ اِسْلَامِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لَا يَعْنِيهِ . (ت)
" كشنيك مالايعنىي ( ديننه ودنياسينه فايداسز شيلرى ) ترك أتمسى كوزل بر إسلام تربيه سينه نائليتندن دولاي در ."
Kişinin mâlâyânîyi (dinine ve dünyâsına faydasız şeyleri) terk etmesi güzel bir İslâm terbiyesine nâiliyetinden dolayıdır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 21 Rebîulâhir 1436   Fazilet Takvimi  

GÜZEL VE FAYDALI İŞLERLE MEŞGUL OLMAK


İnsan dünyâda ve âhirette kendisine faydalı olacak şeyler ile meşgul olmalı, kıymetli vakitlerini faydasız şeylere sarf etmemelidir. Sonra pişmanlık fayda vermez, telâfisi mümkün olmaz.
Allâhü Teâlâ (En’âm Sûresi, 151. âyet-i kerîmesinde)
 وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ
 (meâlen):“…Kötü şeylerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın…” buyurmaktadır.
Kötülüklerin ve diğer günahların âşikâre yapılması da, gizlice yapılması da haramdır. Bunlar insanların gözlerinden gizli kalsa da Cenâb-ı Hak tarafından bilinmektedir. Allah’tan korkan, onun hükümlerine uymayı vazîfe bilen bir kimse kötülükleri işlemek değil, yanlarına yaklaşmağa bile cesâret edemez.
Behlül Dânâ (rah.) bir gün Basra’da çocukların yol üzerinde oyun oynadıklarını gördü. Bir çocuk ise bunlara bakarak ağlıyordu. Ona:
“Neden ağlıyorsun? Sana da oyuncak alayım.” dedi. Çocuk:
“Biz oyun için yaratılmadık.” dedi.
“Evlâdım! Ya ne için yaratıldık?” diye sordu.
“İlim ve ibadet için yaratıldık.” dedi. Behlül Dânâ (rah.):
“Maşallah, tebrik ederim yavrucuğum, bu bilgiyi nereden öğrendin?” deyince çocuk şöyle cevap verdi:
“Allâhü Teâlâ’nın şu (Mü’minûn sûresi, 115.) âyet-i celîlesinden öğrendim
اَفَحَسِبْتُمْ اَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَاَنَّكُمْ اِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ
(meâlen):Ya siz zannettiniz mi ki, biz sizi abes (boş, faydasız) yere yaratmış olalım. Ve zannettiniz mi ki, siz tarafımıza döndürülmeyeceksiniz?”
İnsanlar hâşâ boş ve faydasız yere yaratılmamıştır. Vazîfemiz, Allâhü Teâlâ’yı bilmek, tasdik etmek, ona ibâdet ve itâatte bulunmak, bunun neticesi olarak da dünyada ve âhirette saâdete kavuşmaktır.
Hicrî: 21 Rebîulâhir 1436   Fazilet Takvimi  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder