1 Şubat 2015 Pazar

KİM ALLAH’DAN KORKARSA ONA BİR ÇÂRE GÖSTERİR




قَرَأَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ “  وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا

يَحْتَسِبْ”     قَالَ مَخْرَجًا مِنْ شُبُهَاتِ الدُّنْيَا وَمِنْ غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَمِنْ شَدَائِدِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ.
(قرطبى)
بيغمبر أفندمز ( صل الله عليه وسلم )  "  كم الله دان قورقارسه الله تعالى اونه بر مخرج ( جقش يولى برجاره ) كوسترر وخطر وحياله كلمز يردن اونى رزقلاندرر ( طلاق سوره سى  ۲  ) آيتنى اوقويوب بيوردلر كى هم دنيا شبهلرندن هم اؤلوم سكراتندان ( اؤلومون شتدت وزحمتندن ) همده قيامت كونون شتدتلى قورقولرندان جقش يولى كوسترير "  
 ( حديث شريف تفسيرى قرطبى )
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim Allâh’dan korkarsa Allâhü Teâlâ ona bir mahrec (çıkış yolu, bir çare) gösterir ve hatır ve hayale gelmez yerden onu rızıklandırır. (Talak suresi, 2.) ayetini okuyup buyurdular ki: Hem dünya şübhelerinden, hem ölüm sekerâtından (ölümün şiddet ve zahmetinden), hem de kıyâmet gününün şiddetli korkularından çıkış yolu gösterir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Tefsîr-i Kurtubî)
Hicrî: 11 Rebîulâhir 1436   Fazilet Takvimi  

KİM ALLAH’DAN KORKARSA ONA BİR ÇÂRE GÖSTERİR


Eşcâ‘ kabîlesinden Mâlik (r.a.), Resûlullâh Efendimize (s.a.v.) geldi ve: “Yâ Resûlallâh, oğlum Avf esîr alındı” dedi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ona:
“Oğluna haber gönder ve de ki: Resûlullah (s.a.v.) sana çokça ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ okumanı emrediyor.” buyurdular.
Mâlik’in (r.a.) oğlunu yay kirişiyle bağlamışlardı. Yay kirişi koptu, o da kurtulup oradan ayrıldı. O kavme âit bir dişi deve gördü, ona bindi. Yolda kendisini esir eden kavmin merâsındaki hayvanların hepsini önüne katıp getirdi. Fazla geçmeden evlerinin kapısından anne ve babasına sesleniyordu.
Sesini işiten babası: “Ka‘be’nin Rabbine yemin ederim ki bu Avf’dır” dedi. Annesi de: “Vay, bu Avf’dır, yaydan kurtulup da nasıl geldi” dedi. İkisi de yanlarında hizmetçiyle birlikte kapıya koştular. Çıktıklarında evin avlusunun develerle dolduğunu gördüler. Avf babasına başından geçenleri ve develeri nasıl getirdiğini anlattı. Babası:
“Burada durunuz, ben Resûlullah’ın (s.a.v.) huzûruna varıp, hâli arzedeyim ve develer hakkında hükmünü sorayım. Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) huzûruna geldi, Avf’ı ve develeri bildirdi. Resûlullah (s.a.v.) ona:
“Sen malında nasıl tasarrufta bulunuyorsan bu develerde de istediğini yapabilirsin.” buyurdular.
Bunun üzerine: “…Her kim de Allâh(ın gadabın)dan korkar (isyandan sakınır, öğütlerini tutar)sa; ona bir çıkış yolu, çâre gösterir ve onu hatır ve hayâle gelmez yerden rızıklandırır. Ve her kim Allâh’a tevekkül ederse o, ona yetişir…” meâlindeki Talâk sûresinin, 2. ve 3. âyetleri nâzil oldu. (Tefsîr-i İbn-i Kesîr)



وَقَالَ مُحَمَّد بْن إِسْحَاق جَاءَ مَالِك الْأَشْجَعِيّ إِلَى رَسُول اللَّه صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ لَهُ أُسِرَ اِبْنِي عَوْف فَقَالَ لَهُ رَسُول اللَّه صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ" أَرْسِلْ إِلَيْهِ أَنَّ رَسُول اللَّه يَأْمُرك أَنْ تُكْثِرَ مِنْ قَوْلِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاَللَّهِ " وَكَانُوا قَدْ شَدُّوهُ بِالْقَدِّ فَسَقَطَ الْقَدُّ عَنْهُ فَخَرَجَ فَإِذَا هُوَ بِنَاقَةٍ لَهُمْ فَرَكِبَهَا وَأَقْبَلَ فَإِذَا بِسَرْحِ الْقَوْم الَّذِينَ كَانُوا قَدْ شَدُّوهُ فَصَاحَ بِهِمْ فَاتَّبَعَ أَوَّلهَا آخِرهَا فَلَمْ يَفْجَأ أَبَوَيْهِ إِلَّا وَهُوَ يُنَادِي بِالْبَابِ فَقَالَ أَبُوهُ عَوْف وَرَبّ الْكَعْبَة فَقَالَتْ أُمّه وَاسَوْأَتَاه وَعَوْف كَيْف يَقْدَم لِمَا هُوَ فِيهِ مِنْ الْقَدّ فَاسْتَبَقَا الْبَابَ وَالْخَادِمَ فَإِذَا عَوْف قَدْ مَلَأَ الْفِنَاء إِبِلًا فَقَصَّ عَلَى أَبِيهِ أَمْرَهُ وَأَمْرَ الْإِبِل فَقَالَ أَبُوهُ قِفَا حَتَّى آتِيَ رَسُول اللَّه صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَسْأَلَهُ عَنْهَا فَأَتَى رَسُول اللَّه صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَخْبَرَهُ بِخَبَرِ عَوْفٍ وَخَبَر الْإِبِل فَقَالَ لَهُ رَسُول اللَّه صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ " اِصْنَعْ بِهَا مَا أَحْبَبْت وَمَا كُنْت صَانِعًا بِمَالِك " وَنَزَلَ " وَمَنْ يَتَّقِ اللَّه يَجْعَل لَهُ مَخْرَجًا وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِب " رَوَاهُ اِبْن أَبِي حَاتِم


BEYİT:

Baş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn içün
Allâh’adır tevekkülümüz i’timâdımız.  (Bâkî)
(Sefil dünyâ için alçaklara baş eğmeyiz. Ancak Allâh’a îtimât ve tevekkül ederiz.)
Hicrî: 11 Rebîulâhir 1436   Fazilet Takvimi  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder