31 Aralık 2015 Perşembe

KÂMİL MÜ’MİN NASIL OLMALIDIR




قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ صَامَ يَوْمًا تَطَوُّعًا لَمْ يَطَّلِعْ عَلَيْهِ أَحَدٌ لَمْ يَرْضَ اللهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لَهُ بِثَوَابٍ دُونَ الْجَنَّةِ. (كنز)
"  بركمسه هج كمسنيك بله ميجغى شكلده كزليه رك بر كون نافله اوروج طوطسه الله تعالى تباركه و تعالى اونون ايجن جنتدن باشقه بر ثوابه راضى اولماز  ."  
Bir kimse hiç kimsenin bilemeyeceği şekilde gizleyerek bir gün nafile oruç tutsa Allâhü Tebâreke ve Teâlâ onun için cennetten başka bir sevaba razı olmaz.” 
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 17 Rabiulevvel  1437  Fazilet Takvimi

KÂMİL MÜ’MİN NASIL OLMALIDIR


Resûlullâh Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm buyurdular:
“Yâ Muâz! Muhakkak mü’min Hak Teâlâ’nın esîridir. Kulağı, gözü, dili, eli, ayağı, karnı (midesi) ve ırzıyla alakalı yaptığı bütün amellerini Allâhü Teâlâ’nın görüp meleklerin yazdığını bilir.
Muhakkak Kur’ân-ı Azîmüşşân, mü’mini, nefsinin hevâ ve şehvetlerinin çoğundan; arzu ve isteklerinin haram olanlarından alıkoyar, Allâh’ın izniyle geçici bir hevesle atıldığı helâk edici amellerle arasında perde olur.
Yâ Muâz! Muhakkak sırât köprüsünü geçmedikçe mü’minin kalbi emîn olmaz, korkusu bitmez, âkıbet endişesi eksik olmaz.
Mü’min akşam sabah her an ölümü bekler. -Bunun için-:
Allâhü Teâlâ’nın, bütün amellerini gördüğünü bilerek her yerde, her yaptığı işte takvâ ile hareket eder.
Kur’ân-ı Kerîm onun delîli (rehberi)dir.
Yaptığı her işin âkıbetinden korkar; acabâ sonunda bir zarar ve mes’ûliyet gelir mi diye endişe eder.
Allâhü Teâlâ’ya kavuşmaya olan iştiyakı, arzusu, bütün azalarını nefsinin haram olan arzularından alıkoyar ve Rabbinin rızasına ulaştırır.
Dünyasına ve âhiretine zarar verecek her türlü şeyden sakınır, kalbini ancak Allâhü Teâlâ’ya rabt eder, bağlar.
Rabbinin huzuruna varacağından dâimâ yüreği korku ile çarpar.
İnsanlara ve hususiyle aile ve akrabasına iyilik ve ihsânı sebebiyle Allâhü Teâlâ onu korur.
Oruç onun günahlara ve cehenneme karşı koruyan kalkanı, sadaka cehennemden kurtuluş fidyesidir.
Sadakat ve doğruluk amiri, hayâ veziridir. Doğruluktan aslâ ayrılmaz ve Rabbi’nin huzurunda bulunduğunu düşünerek ondan hayâ eder.
Rabbi ise bütün amellerini, rasatcıların gözettiği gibi gözetlemektedir.
Yâ Muâz! Muhakkak mü’min kıyâmet gününde bütün amellerinden, hatta gözünün sürmesinden sorulacaktır...” (Ebû Nuaym, Hilye)
Hicrî: 17 Rabiulevvel  1437  Fazilet Takvimi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder