23 Aralık 2015 Çarşamba

KİM KABRİMİ ZİYÂRET EDERSE ONA ŞEFAATİM VACİB OLUR



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ زَارَ قَبْرِى بَعْدَ مَوْتِى كَانَ كَمَنْ زَارَنِى فِى حَيَاتِى. (طب)
بيغمبر أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردلر : " كم وفاتمدام صوكره بنى زيارت أدرسه حياتمده إيكن بنى زيارت أدن كبى اولور ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim vefatımdan sonra beni ziyâret ederse hayâtımda iken beni ziyâret eden gibi olur…” 
 (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 11 Rabiulevvel  1437  Fazilet Takvimi

“KİM KABRİMİ ZİYÂRET EDERSE ONA ŞEFAATİM VACİB OLUR”


Silsile-i Sâdât-ı Nakşibediyyeden Muhammed Mazhar (k.s.) hazretleri buyurdu:
Muhakkak Resûl-i Ekrem Efendimizin kabr-i şerîfleri huzurunda durmak ve ona salât ve selâm getirmek, onun Hak Teâlâ nezdindeki yüce makâmı ile tevessül ederek yardım ve şefâatini istemek, en makbul, sevâbı en ziyâde ümîd olunan ve Hak Teâlâya yaklaştıran büyük amellerdendir. Yine onun Ashâbı, Ehl-i Beyti ve Allâh’ın Evliyâsı ile tevessül etmek de böyledir.
Allâme Kastalânî merhum Mevâhib-i Ledünniye’de “Kim bundan başka sûrette inanırsa İslâm bağını boynundan çıkarmış; Hak Teâlâ ve Resûlüne ve -ehl-i sünnetten olan- dîn âlimlerine muhâlefet etmiş olur” demiştir.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim sırf beni ziyâret için bana gelirse kıyâmet gününde ona şefâatci olmama hak kazanmış olur.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr)
Resûlullâh Efendimizin kabr-i saâdetleri huzurunda durmanın fazileti hakkında pek çok hadîs-i şerîfler vardır. O Resûlullâh, günahkârların şefâatçisi, âlemlere rahmet, yer ve göklerin Rabbi’nin habîbi, kıyâmet gününde ilk şefâat edici ve şefâati ilk önce kabûl olunacak olandır.
Onun kabr-i şerifi yeryüzündeki en mübârek mekân, nurun menbaı, ilâhî tecelliyâtın ve füyûzâtın indiği yerdir.
Hz. Ali Efendimiz buyurdu: “Biz Resûlullâh Efendimiz’i (s.a.v.) defnettikten sonra bir A’râbî geldi. Kendini Resûlullâh’ın mübârek kabrine attı, toprağından başına saçtı ve şöyle dedi:
“Yâ Resûlallâh! Sen buyurdun, biz sözünü dinledik. Sen Allâh’dan kabını doldurdun, biz de senden doldururduk.
Allâhü Teâlâ: “…Eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarına mağfiret dileseler, peygamber de kendileri için istiğfar ediverse idi elbette Allâh’ı Tevvâb, Rahîm bulacaklardı…” (Nisâ sûresi, âyet 64) buyurduğu için sana geldim. Ben dahi nefsime zulmettim ve istiğfâr etmen için sana geldim.” dedi. Bunun üzerine kabr-i şerîfden:
“Muhakkak günahın bağışlanmıştır.” diye nidâ olundu. (ed-Dürrü’l-Munazzam, M. Mazhar k.s.)
Hicrî: 11 Rabiulevvel  1437  Fazilet Takvimi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder