31 Aralık 2015 Perşembe

LEVH-İ MAHFÛZA YAZILAN İLK ŞEY




اَسْتَعِيذُ بِاللهِ : ...وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا. (سورة الكهف, 28)
"  قلبنى زكرمزدن غافل براقديغمز و هواسنه تابع اولمش ( كيفنيك آردنه دوشمش ) و إشى حددينى آشمق اولمش كمسيه إطعت أتمه اويما  ."  
“…Kalbini zikrimizden gâfil bıraktığımız ve hevâsına tâbi olmuş (keyfinin ardına düşmüş) ve işi haddini aşmak olmuş kimseye itâat etme, uyma.” 
(Kehf Sûresi, âyet 28)
Hicrî: 15 Rabiulevvel  1437  Fazilet Takvimi

LEVH-İ MAHFÛZA YAZILAN İLK ŞEY


Resûlullâh Efendimiz aleyhisalâtü vesselâm buyurdular:
Allâhü Teâlâ hazretlerinin emriyle kalem Levh-i Mahfuza en evvel şunu yazdı:
İlâh, ancak zât-ı ulûhiyetimdir. Benden gayri hak ilah yoktur. Muhammed benim kulum ve resûlüm ve mahlûkatımdan seçtiğimdir. Her kim benim takdîrime razı olur, verdiğim belaya sabreder ve nimetlerime şükrederse onu cennette sıddîklar zümresine katarım. Benim takdirime razı olmayan, verdiğim belaya sabretmeyen, ihsan eylediğim nimetlere şükretmeyen yarattığım gök kubbenin altından çıksın, başka Rabbe kulluk etsin (Yani onu rahmetimden uzak ederim). (ed-Düreru’l-hisân)

TAKDÎR-İ İLÂHÎNİN TECELLÎSİ

Endülüs emîri Ebû Âmir Mansûr, insanlara açık meclis kurar, halkın şikâyetlerini bizzat dinlerdi. Yine böyle bir meclisde kendisine bir kâğıt verildi. Daha önce büyük bir suçtan dolayı öfkelenip hapsettiği bir adamın annesi, oğlunun salıverilmesini istirhâm ediyordu.
Emîr bunu okuyunca öfkelendi ve: “Vallâhi ben onu unutmuştum, şimdi aklıma düştü” deyip adamın asılması için ferman yazmak üzere hemen kalemi aldı ve fermanın üzerine “yuslebü (asılsın)” yazacak yerde “yutlaku (salıverilsin)” yazıp fermanı kâtibine verdi.
Kâtip, emrin yerine getirilmesi için emniyet âmirine gerekli yazıyı yazarken ona “ne yazdın” diye sordu. Salıverilmesini yazdım deyince, kızdı ve “Sana bunu kim emretti” dedi. Fermânı ve kendi emrini görünce “yanlış olmuş, düzelteyim” deyip üzerine tekrar ‘asılsın’ yazmak istedi. Lâkin yine ‘yutlaku (salıverilsin)’ yazdı.
Kâtibin tekrar salıverilmesi için emir yazdığını görünce iyice öfkelendi, fermanı alıp üçüncü defa üzerine ‘yuslebu (asılsın)’ yazmak istedi, lâkin yine ‘yutlaku’ yazdı ve kâtibe verdi.
Yine önceki gibi olduğunu öğrenince bu defa fermanın üzerine “alâ rağmî yutlaku (bana rağmen salıverilsin)” diye yazdı ve “Allâhü Teâlâ bir kimsenin âzâd olmasını murâd etmişse, onu tutmaya benim gücüm yetmez” dedi. (Cezvetü’l-Muktebes)
Hicrî: 15 Rabiulevvel  1437  Fazilet Takvimi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder