28 Ekim 2016 Cuma

ALLÂME SİYELKÛTÎ HAZRETLERİ




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كَانَ لَهُ مِنْ الْأَجْرِ مِثْلُ أُجُورِ مَنْ تَبِعَهُ لَا يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا. (م)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."       إنسانلرى هدايته ( إنكاردان إيمانه ، عصياندان إطاعته و غفلتدن اويانمايه ) دعوت أدن كمسيه ، كنديسينه اويانلريك ثوابى قدار ثواب وريلر . بو اونلريك ثوابندان ده بر شى أكسلتمز ,"
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “İnsanları hidâyete (inkârdan îmâna, isyandan itâate ve gafletten uyanmaya) davet eden kimseye, kendisine uyanların sevâbı kadar sevap verilir. Bu onların sevâbından da bir şey eksiltmez…” 
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)
Hicrî:   26  Muharrem   1438  Fazilet Takvimi 


Hicrî:   26  Muharrem

ALLÂME SİYELKÛTÎ HAZRETLERİ


Allâme Siyelkûtî (v. H. 1067/ M. 1657), tefsîr, kelâm, fıkıh ve hadis ilimlerinde eserleri olan Hindistanlı meşhûr bir âlimdir. Bir gün yanına gelen birisi ona dedi ki:
Hâcegân-ı Nakşibendiyye’den İmâm-ı Rabbânî (k.s.) hazretleri, kendisine bağlanan mürîdlerine kalbleriyle “Allâh Allâh” diye zikretmelerini emrediyor. Hatta, böyle zikre devam ile nihâyet kalplerinin zikrini kulaklarıyla dahi işiteceklerini söylüyor.
Siyelkûtî (rah.) bunu inkâr etti ve “kalp ancak bir et parçasıdır, nasıl zikreder ve bu zikri kulağıyla nasıl işitir?” dedi. Sonra İmâm-ı Rabbânî hazretlerine bu müşkilin izâhını istediği bir mektup yazdı, üzerini de mühürledi, talebelerinden biriyle gönderdi.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri mektubu getiren kişiyi uzaktan görünce o sırada yanında bulunan oğlu Muhammed Ma‘sûm hazretlerine:
“Ey oğul, şu uzakta gördüğün adam bize Siyelkûtî’den mühürlü bir mektup getiriyor. Kapıya çık, onu karşıla ve mektubun cevabını yaz, Siyelkûtî’ye gönder” buyurdu.
Muhammed Ma‘sûm hazretleri evin önüne çıktı. Siyelkûtî’nin mektubunu aldı, mühürünü bozmadan ve hiç açmadan zarfın üzerine şöyle yazdı:
“Ey Siyelkûtî, bir et parçası olan dile, türlü kelâmı konuşmak ve Allâh’ın ismini zikretmek kudretini veren Cenâb-ı Hak, kalbe dahi bu kudreti vermeye kâdirdir”
Cevap Siyelkûtî’ye ulaşıp mührün bozulmadığını ve mektubun açılmadığını görünce hemen İmâm Rabbânî hazretlerinin huzûruna koştu ve ona bağlandı. Hatta evliyadan oldu.
Allâme Siyelkûtî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin müceddid-i elf-i sânî yani hicrî ikinci bin yılının müceddidi olduğunu anlayan ve ilk defa bunu bildiren büyük İslâm âlimidir.
(Tefcîrü’l-galak fi-tefsîr-i sûretü’l-Felak)
  1438  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder