23 Ocak 2017 Pazartesi

EMRE İTÂATİN EHEMMİYETİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلسَّمْعُ وَالطَّاعَةُ عَلَى الْمَرْءِ الْمُسْلِمِ فِيمَا أَحَبَّ وَكَرِهَ مَا لَمْ يُؤْمَرْ بِمَعْصِيَةٍ. (خ)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر   ."مسلمان كشنيك ، - كوناح ايله أمراولنماديغى متدتجه – حوشونه كيدن ويا كتمين بوتون حصوصلرده ، ( اؤلول أمرى ) دنليب إطاعت أتمسى واجب در ."
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Müslüman kişinin, -günâh ile emrolunmadığı müddetçe- hoşuna giden veya gitmeyen bütün hususlarda, (ululemri) dinleyip itâat etmesi vaciptir.” 
 (Hadîs-i şerîf, Sahîh-i Buhârî)
Hicrî:    25  Rebîulâhir   1438  Fazilet Takvimi 

EMRE İTÂATİN EHEMMİYETİ


Resûlullah Efendimiz (s.a.v), Huneyn Gazâsı'ndan sonra Tâif'i de muhâsara etmişti. Lâkin Tâif'in fethi için henüz Allâhü Teâlâ tarafından izin verilmemişti. Resûlullah Efendimiz (s.a.v), Ömer bin Hattab Hazretlerine orduya buradan göçüp gitmelerini söylemesini emreyledi.
Müslümanlar “Tâif alınmadı, niçin gidiyoruz?” dediler.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), bu söyleneni işitince:
“Yarın sabah harbe girişiniz” diye emretti. Ertesi sabah harbettiler, birçok kimse yaralandı.
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (s.a.v): “Dönüp gidelim” diye buyurdu. Bu defa Ashâb-ı Kirâm bundan hoşlandılar, hemen eşyalarını hayvanlara yüklemeye başladılar.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) onların böyle yaptıklarına bakıp tebessüm ediyordu. Zîrâ evvelce fethin müyesser olmadığını bilip dönmeyi emreylemişti. Müslümanların sıkıntı ve eziyet çekmelerini istemiyorlardı. Fakat bu sırrı anlamayıp savaşmak istediklerini görünce Fahr-i Âlem Efendimiz Hazretleri izin verdi. Harb edince gördüler ki, yaralanmaktan başka bir şey yok. Bu halde göçmek emrolununca buna sevinip derhal emre boyun eğdiler. (Mevâhibü Ledüniyye)

ASÂ NE İŞE YARAR!

Bir vezir elinde asâ (baston) bulunan bir köylü görüp:
“Neden asâ taşıyorsun! Beyhude ağırlık değil midir?” diye tariz edince köylü:
“Pek çok işe yarar! Evvela, namaz vakitlerini tayine yarar; ne zaman vakti tayin etmek istersem bunu yere dikip gölgesine bakar, vakti anlarım. Bir hayvana binsem kamçı olur. Yaya bulunsam, bana destek olur, ona dayanarak mesafeleri hızla aşarım. Güneşin hararetinden rahatsız olsam, ceketimi üzerine asar, kendimi güneşten muhafaza ederim. Bir köpeğin, bir vahşi hayvanın yahut bir düşmanın hücumunda âdeta mızrak, kargı ve kılıç olur. Koyunları bununla güderim. Evimin kapısını bununla çalarım. Bu kadar faydadan başka bir kıymeti vardır ki o da pederimin yâdigârı olmasıdır. Ben de evlatlarıma vereceğim!” der.
Köylünün sözleri vezirin hoşuna gider ve kendisine hayli ihsanda bulunur.
Hicrî:    25  Rebîulâhir   1438  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder