30 Ocak 2017 Pazartesi

TASAVVUFA DAİR BİR ESER: MİFTÂHU’L-KULÛB



رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: الْعِلْمُ عِلْمَانِ : عِلْمٌ عَلَى اللِّسَانِ فَذَلِكَ حُجَّةُ اللهِ عَلَى خَلْقِهِ وَعِلْمٌ فِي الْقَلْبِ فَذَلِكَ الْعِلْمُ النَّافِعُ. (إحياء)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر   ."علم إيكى در . برى دلده اولاندركى بو ، الله تعالى نيك قوللرى عليهنه بر دليل در ، ديكرى ده قلبده اولان علم در . إشده فايداسى اولان علم بودر ."

Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “İlim ikidir. Biri dilde olandır ki bu, Allâhü Teâlâ’nın kulları aleyhine bir delilidir, diğeri de kalbde olan ilimdir. İşte faydası olan ilim budur.” 
(Hadîs-i Şerîf, İhyâu Ulûmiddîn)
Hicrî:     02 Cemâziyelevvel   1438  Fazilet Takvimi 

TASAVVUFA DAİR BİR ESER: MİFTÂHU’L-KULÛB

Mehmed Nûri Şemseddin Nakşibendî (k.s.) 1843 senesi Mayıs ayında Peygamber Efendimizin (s.a.v.) manevi işaretleriyle Miftâhu'l-Kulûb isimli eseri telife başlamışlardır.
Mehmed Nûri Efendi (k.s.), Miftâhu'l-Kulûb'u telif sebebini kitabının başında şu şekilde beyân etmiştir (kısaca): “Hücremde iken Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz zuhûr edip bu âciz kula hitâben şöyle emir buyurdular:
“Evlâdım Nûri! Ümmetlerimin kolay bir şekilde doğru yolu bulup rızâyı ilâhîye ermelerini isterim.
Bazı kimseler çıkıp sûfî elbisesi giyip evliyâdan olduklarını iddiâ ederler. Şerîatime aslâ îtibâr etmeksizin evliyâullâhın yazdığı risâleleri mütâlaa ederek meclislerde ondaki malumatları kendi akıl ve hevâsına göre halka anlatırlar. Hem kendinin sapkın olduğunu bilmez, hem de ümmetlerimin yoldan çıkmasına sebep olurlar. Onlar yüzünden ilim talebelerine, ilmiyle amel eden âlimlere ve sâlihlere iftirâ edilip yanlış gözle bakılır oldu.
Hâlbuki talebeler, âlimler ve sâlih kimseler ancak benim şerîatime ve sünnet-i seniyyeme yapışarak Hakka vâsıl olurlar. Böyle bizi bulamamış olanların içlerinde bazı kâbiliyeti olanlar da kendisi bir mürşide muhtaç iken kuru söz ve taklidde kalıp mürşitlik iddiasıyla geçinirler. Lâkin soğuk demir dövdüklerinden haberleri yoktur. İşte bu helak çukurundan ümmetlerimi kurtaracak şey, şerîat, tarîkat, mârifet, hakîkat ve vuslat nedir bilinmesidir. Bunları onlara anlat ki âşık ve sâdık ümmetlerim yollarını doğrultsunlar. Bu risâleye ‘Miftâhu'l-Kulûb Sırr-ı Şemseddin' ismi verilsin.”
Ben dahi “me'mûr ma'zûrdur” diyerek ve Resûlullâh'ın (s.a.v.) fermânına imtisâl ederek, bu risâle-i şerîfeye başladım. Cenâb-ı Hak'tan güzelce bitirmeye muvaffak kılmasını recâ ve niyaz ederim.”
Miftâhu'l-Kulûb tasavvufa dâir üç risâleden meydana gelmektedir: Miftâhu'l-Kulûb, Risâle-i Murâkebe, Risâle-i Pendiyye.
Kitabın sonunda Hazret-i Ali'ye (k. v.) ve müellifin kendisine âit Vasiyetnâme ve Tarîkat-i Aliyye'ye intisâb eden ehl-i sülûka lâzım olan şartlar vardır.
Hicrî:     02 Cemâziyelevvel   1438  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder